web analytics
AİLE HUKUKU

Ziynet Eşyası Davaları Rehberi: Düğün Takıları Boşanmada Kimde Kalır? (2025)

Evlilik birliği sona erdiğinde, taraflar arasında en çok tartışılan konulardan biri de düğünde takılan altınların ve diğer mücevherlerin akıbetidir. “Düğün takıları kimin hakkıdır?”, “Kayınpederimin taktığı bilezikleri geri vermem gerekir mi?”, “Kocam, ‘altınları düğün borcuna harcadık’ diyor, hak talep edebilir miyim?” gibi sorular, boşanma sürecindeki birçok kadının en temel endişeleridir.

Bu konudaki hukuki çerçeve, kanunlardan ziyade Yargıtay’ın (en üst temyiz mahkemesinin) yıllar içinde oluşturduğu istikrarlı içtihatlar (emsal kararlar) ile şekillenmiştir. Bu rehberde, Yargıtay kararları ışığında düğün takılarının kime ait olduğunu, nasıl geri istenebileceğini ve bu süreçte ispat yükünün nasıl işlediğini açıklayacağız.

Altın Kural: Yargıtay’a Göre Düğün Takıları Kadının Kişisel Malıdır

Yargıtay’ın yerleşik ve istikrarlı içtihatlarına göre, evlilik sırasında, düğünde veya nişanda kadına takılan her türlü ziynet eşyası (altın, bilezik, set, çeyrek altın, küpe vb.), kim tarafından takılmış olursa olsun (damadın ailesi, gelinin ailesi veya diğer davetliler), kadına yapılmış bir bağış olarak kabul edilir ve onun kişisel malı sayılır.

  • Anlamı Nedir? Kişisel mal olması demek, bu takıların boşanma sırasındaki mal paylaşımına dahil edilmeyeceği ve tamamen kadına ait olduğu anlamına gelir. Erkek eşin, “onu benim annem takmıştı” diyerek bu takılar üzerinde bir hak iddia etmesi hukuken mümkün değildir.
  • Erkeğe Takılan Takılar: Aynı ilke erkeğe takılan takılar için de geçerlidir. Erkeğe takılan saat, para veya altın gibi eşyalar da erkeğin kişisel malı sayılır. Ancak, ekonomik değeri olan ve ailenin ortak geleceği için takıldığı kabul edilen takıların durumu (örneğin, yüklü miktarda para veya külçe altın) mahkemece ayrıca değerlendirilebilir.

En Sık Karşılaşılan Savunma: “Takıları Borç İçin Bozdurduk”

Ziynet davası açıldığında, erkek eş tarafından en sık ileri sürülen savunma, “düğün borçlarını ödemek”, “evin kredisini kapatmak” veya “araba almak” gibi nedenlerle altınların ortak ihtiyaçlar için harcandığı ve bu nedenle iade edilemeyeceği yönündedir.

Yargıtay’ın Bu Savunmaya Bakışı: Yargıtay, bu savunma karşısında ispat yükünü tamamen erkek eşe yüklemektedir. Erkeğin bu savunmasının geçerli olabilmesi için, kadının bu altınları geri istememek üzere ve kendi özgür iradesiyle verdiğini ispatlaması gerekir.

  • İspat Yükü Erkektedir: Kadının rızası olmadan veya “borç olarak” alınıp sonra yerine konulacağı vaadiyle bozdurulan altınlar için erkeğin iade sorumluluğu devam eder. Kadının, “baskı altında verdim” veya “sonra geri alacağımı düşünüyordum” demesi halinde, erkeğin, kadının bunu bir bağış amacıyla ve geri istememek üzere verdiğini somut delillerle kanıtlaması gerekir. Bu ispat, oldukça zordur.

Ziynet Eşyası Davasında İspat Yükü ve Deliller

Bu davalarda ispat, iki aşamalıdır:

1. Kadının İspat Yükü: Davayı açan kadın, öncelikle düğünde kendisine ne kadar ve ne türde ziynet eşyası takıldığını ispatlamakla yükümlüdür.

  • En Önemli Deliller:
    • Düğün Fotoğrafları ve Video Kayıtları: Takıların net bir şekilde görüldüğü fotoğraf ve videolar, en güçlü delillerdir.
    • Tanık Beyanları: Düğüne katılan ve takı merasimine şahit olan aile üyeleri veya arkadaşların tanıklığı.
    • Kuyumcu Faturaları: Eğer mevcutsa, altınların alındığına dair faturalar.
    • Bilirkişi Raporu: Mahkeme, genellikle dosyadaki fotoğraf ve videoları bir kuyumcu bilirkişisine göndererek, takıların cinsi, adedi, gramajı ve güncel değeri hakkında bir rapor hazırlatır.

2. Erkeğin İspat Yükü: Kadın, takıların varlığını ve miktarını ispatladıktan sonra, top erkeğe geçer. Eğer erkek, bu altınların kadında olmadığını iddia ediyorsa, altınların;

  • Kadının rızasıyla ve geri istenmemek üzere bozdurulduğunu,
  • Kadının evi terk ederken yanında götürdüğünü,
  • Kadının kişisel bir harcaması için kullanıldığını, somut delillerle ispatlamak zorundadır. Sadece “o aldı götürdü” veya “ortak harcadık” gibi soyut beyanlar yeterli görülmez.

Dava Süreci Nasıl İşler?

  • Dava Türü: Ziynet alacağı davası, boşanma davasının bir parçası değildir; ondan bağımsız bir malın iadesi (istihkak) veya bedelinin tahsili (alacak) davasıdır. Ancak genellikle boşanma davası ile birlikte veya boşanma davası sonuçlandıktan sonra açılır.
  • Görevli Mahkeme: Bu davalara bakmakla görevli mahkeme Aile Mahkemesi‘dir.
  • Talep Şekli: Davada öncelikli talep, ziynet eşyalarının aynen iadesidir. Eğer bu mümkün değilse (altınlar bozdurulmuşsa), dava tarihindeki güncel değerlerinin (bedellerinin) ödenmesi talep edilir.

Ziynet Davalarında Aile Hukuku Avukatının Rolü

Ziynet alacağı davaları, Yargıtay içtihatlarının çok iyi bilinmesini ve ispat kurallarının doğru bir şekilde uygulanmasını gerektiren teknik davalardır. Bu süreçte bir avukat;

  • Davanın hukuki temelini, Yargıtay’ın güncel kararları ışığında sağlam bir şekilde kurar.
  • Düğün videoları, fotoğraflar ve tanık beyanları gibi delilleri en etkili şekilde kullanarak müvekkilinin alacağını ispatlar.
  • Karşı tarafın “ortak harcadık” gibi standart savunmalarını, hukuki argümanlar ve ispat yükü kurallarıyla çürütür.
  • Bilirkişi raporlarını analiz eder ve müvekkilinin hakkının tam olarak tespit edilmesini sağlar.
  • Boşanmanın getirdiği duygusal zorluklar içinde, müvekkilinin önemli bir maddi hakkını korumak için hukuki mücadeleyi profesyonelce yürütür.

Yasal Uyarı: Bu makale, genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup hukuki danışmanlık niteliği taşımaz. Her ziynet alacağı davası, kendi özel koşullarına ve delil durumuna göre değerlendirilmelidir. Bu tür bir uyuşmazlıkla karşılaştığınızda, hak kaybı yaşamamak için mutlaka bir avukata danışmanız gerekmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir