web analytics
AİLE HUKUKU, CEZA HUKUKU, GENEL HUKUK, İŞ HUKUKU, TAZMİNAT HUKUKU

Giriş: Taciz Kavramına Genel Bakış

Hukuk sistemimizde “taciz” kavramı, geniş bir yelpazede değerlendirilen ve farklı yasal düzenlemelerle ele alınan önemli bir hukuka aykırılık türüdür. Bireylerin kişilik haklarına, özel hayatın gizliliğine, çalışma ortamlarındaki huzur ve güvenliğine yönelik gerçekleştirilen eylemler, taciz olarak nitelendirilebilmektedir. Bu makalede, Türk hukuku kapsamında tacizin çeşitli görünümleri, bu eylemlere karşı öngörülen yasal müeyyideler ve mağdurların başvurabileceği hukuki yollar detaylı olarak incelenecektir. Taciz eylemleri, sadece fiziksel bir saldırı olmamakla birlikte, psikolojik, cinsel veya dijital ortamlarda da kendini gösterebilmektedir. Bu durum, hukuki koruma alanının genişlemesini zorunlu kılmıştır.

Cinsel Taciz Suçu (Türk Ceza Kanunu m.105)

Türk Ceza Kanunu’nun 105. maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçu, bir kimsenin cinsel amaçlı olarak rahatsız edilmesiyle oluşmaktadır. Bu suçun temel özelliği, cinsel saikle gerçekleştirilen rahatsız edici eylemlerin fiziksel bir temas içermemesidir. Fiziksel temasın bulunması halinde, eylemin cinsel saldırı suçuna dönüşebileceği unutulmamalıdır.

  • Suçun Unsurları

    Cinsel taciz suçunun oluşabilmesi için belirli unsurların bir araya gelmesi gerekmektedir:

    • Cinsel Amaç: Eylemin cinsel bir saikle gerçekleştirilmiş olması, yani mağdurun cinsel arzularını tatmin etme veya mağduru cinsel yönden rahatsız etme amacı taşıması gerekmektedir.
    • Rahatsız Etme: Mağdurun huzur ve sükununun bozulması, onurunun zedelenmesi veya kendini güvensiz hissetmesi gibi sonuçların doğması aranmaktadır. Bu durum, mağdurun sübjektif algısının yanı sıra objektif bir değerlendirmeye de tabi tutulmaktadır.
    • Fiziksel Temasın Yokluğu: Yukarıda belirtildiği üzere, cinsel tacizi cinsel saldırıdan ayıran en önemli fark, mağdurun vücuduna yönelik fiziksel bir temasın bulunmamasıdır. Sözlü taciz, imalar, bakışlar, cinsel içerikli mesajlar gibi eylemler bu kapsamda değerlendirilir.
  • Cezai Yaptırımlar ve Nitelikli Haller

    Cinsel taciz suçu, temel olarak altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun belirli nitelikli hallerde işlenmesi durumunda ise ceza ağırlaştırılmaktadır. Bu nitelikli haller şunlardır:

    • Suçun hiyerarşik ilişki, hizmet ilişkisi, eğitim veya öğretim ilişkisi ya da iş ilişkisi içinde veya aynı işyerinde gerçekleştirilmesi.
    • Suçun kamu görevi veya hizmet ilişkisinden kaynaklanan nüfuz kötüye kullanılarak işlenmesi.
    • Suçun velayet, vesayet, bakım veya gözetim yükümlülüğü altında bulunan kişiye karşı işlenmesi.
    • Suçun beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda olan kişiye karşı işlenmesi.
    • Suçun cebir veya tehdit kullanılarak işlenmesi.

    Bu gibi durumlarda, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, suçun çocuklara karşı işlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın soruşturma ve kovuşturma re’sen yapılır ve ceza miktarları farklı hükümlere tabi tutulur.

  • Şikayet Süresi

    Cinsel taciz suçu, kural olarak şikayete bağlı bir suçtur. Mağdurun, eylemi ve faili öğrendiği tarihten itibaren altı ay içinde şikayette bulunması gerekmektedir. Ancak suçun çocuklara karşı işlenmesi veya nitelikli hallerden birinin gerçekleşmesi durumunda şikayet aranmamaktadır.

Israrlı Takip Suçu (Türk Ceza Kanunu m.123/A)

Türk Ceza Kanunu’na 2022 yılında eklenen 123/A maddesi ile “Israrlı Takip” suçu, bireylerin huzur ve güvenliğini sağlamak amacıyla hukuk sistemimizdeki yerini almıştır. Bu düzenleme, özellikle “stalking” olarak bilinen davranışların cezalandırılmasını amaçlamaktadır.

  • Suçun Tanımı ve Unsurları

    Israrlı takip suçu, fiziksel olarak veya iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini ya da üçüncü kişileri kullanarak, bir kimseye karşı ısrarlı bir şekilde takipte bulunmak, fiziksel veya dijital ortamlarda iletişim kurmaya çalışmak veya bu kişiyi gözlemlemek suretiyle huzur ve sükununu bozmaktır. Suçun oluşabilmesi için eylemlerin ısrarlı olması ve mağdurda ciddi bir endişe, korku veya güvensizlik hissi yaratması gerekmektedir.

    • Israrlı Nitelik: Tek bir eylem değil, belirli bir süreçte tekrarlanan davranışlar bu suçu oluşturur.
    • Mağdurun Huzur ve Sükununun Bozulması: Eylemlerin mağdurun günlük yaşantısını, psikolojik dengesini olumsuz etkilemesi aranır.
    • Çeşitli Yöntemler: Fiziksel takip, telefon aramaları, SMS, e-posta, sosyal medya mesajları gibi birçok farklı yöntemle işlenebilir.
  • Cezai Yaptırımlar

    Israrlı takip suçu, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun nitelikli hallerde işlenmesi durumunda ise ceza ağırlaştırılır. Nitelikli haller şunlardır:

    • Çocuğa karşı veya ayrılık kararı verilen ya da boşanılan eşe karşı işlenmesi.
    • Mağdurun okul, işyeri, konut gibi belirli bir yere yaklaşmamasını gerektiren bir koruma kararı bulunmasına rağmen ihlal edilerek işlenmesi.

    Bu durumlarda, verilecek ceza bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmektedir.

  • Şikayet Süresi

    Israrlı takip suçu da şikayete bağlı bir suçtur. Mağdurun, eylemi ve faili öğrendiği tarihten itibaren altı ay içinde şikayet hakkını kullanması gerekmektedir.

Psikolojik Taciz (Mobbing) ve Hukuki Boyutları

“Mobbing” olarak da bilinen psikolojik taciz, özellikle iş hayatında karşılaşılan, sistematik ve kasıtlı bir şekilde çalışana yönelik düşmanca ve etik dışı davranışlar bütünüdür. Türk Ceza Kanunu’nda doğrudan “psikolojik taciz” adıyla bir suç düzenlemesi bulunmasa da, bu tür eylemler farklı kanun maddeleri kapsamında hukuki sonuçlar doğurabilmektedir.

  • İş Hukuku Kapsamında Mobbing

    İş Hukuku açısından mobbing, işyerinde bir veya birden fazla kişiye yönelik olarak belirli bir süre devam eden, düşmanca, etik dışı ve yıldırma amacı taşıyan eylemler olarak tanımlanmaktadır. Bu tür eylemler, çalışanın kişiliğine, onuruna, sağlığına veya kariyerine zarar vermeyi hedeflemektedir.

    • İşverenin Sorumluluğu: İşveren, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Türk Borçlar Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükleri gereği, çalışanlarının işyerinde mobbinge uğramaması için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. İşverenin bu yükümlülüğünü ihlal etmesi halinde, hem idari hem de hukuki sorumluluğu doğabilmektedir.
    • Çalışanın Hakları: Mobbinge maruz kalan çalışan, iş sözleşmesini haklı nedenle feshetme, maddi ve manevi tazminat davası açma hakkına sahiptir. İş sözleşmesinin haklı nedenle feshedilmesi durumunda kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacakları talep edilebilir.
  • Ceza Hukuku Kapsamında Psikolojik Taciz

    Psikolojik taciz eylemleri, doğrudan bir suç olarak tanımlanmamış olsa da, Türk Ceza Kanunu’ndaki bazı suçların unsurlarını oluşturabilmektedir. Örneğin:

    • Hakaret (TCK m.125): Onur, şeref ve saygınlığı rencide edici söz ve davranışlar.
    • Tehdit (TCK m.106): Bir zarara veya kötülüğe uğratılacağının bildirilmesi.
    • Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma (TCK m.123): Israrla telefon etme, mesaj gönderme gibi davranışlarla huzuru bozma.
    • Şantaj (TCK m.107): Bir şeyi yapmaya veya yapmamaya zorlama.

    Bu ve benzeri suçların oluştuğu durumlarda, psikolojik tacizi gerçekleştiren fail hakkında cezai soruşturma ve kovuşturma başlatılabilmektedir.

Aile Hukukunda Taciz

Taciz kavramı, aile ilişkileri içinde de farklı biçimlerde ortaya çıkabilmektedir. Özellikle Türk Medeni Kanunu ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında ele alınır. Eşlerden birinin diğerine veya çocuklara yönelik fiziksel, psikolojik, ekonomik veya cinsel tacizleri, boşanma davası için önemli birer gerekçe oluşturabilir.

  • Boşanma Davalarında Taciz

    Evlilik birliğinin temelden sarsılmasına neden olan davranışlar arasında, eşlerden birinin diğerine yönelik taciz eylemleri de yer almaktadır. Özellikle psikolojik baskı, sözel taciz veya cinsel taciz niteliğindeki eylemler, evlilik birliğini çekilmez hale getiren kusurlu davranışlar olarak kabul edilmekte ve boşanma kararı verilmesine yol açabilmektedir. Bu durumlarda, mağdur eş manevi tazminat talep etme hakkına da sahip olabilmektedir.

  • 6284 Sayılı Kanun Kapsamında Koruma

    Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun (6284 sayılı Kanun), şiddete uğrayan veya şiddet görme riski bulunan kişilerin korunmasını amaçlamaktadır. Bu kanun kapsamında, taciz eylemleri de “şiddet” tanımı içinde değerlendirilerek mağdur için koruyucu ve önleyici tedbir kararları alınabilmektedir. Bu kararlar, tacizcinin mağdura yaklaşmaması, iletişim kurmaması, belirli yerlerden uzaklaştırılması gibi geniş bir yelpazede olabilir.

Hukuki Süreçler ve Başvuru Yolları

Tacize uğrayan bir kişinin başvurabileceği hukuki yollar, eylemin niteliğine ve sonucuna göre farklılık göstermektedir. Ancak her durumda, hak kaybının önlenmesi ve adaletin sağlanması için hızlı ve doğru adımların atılması büyük önem taşır.

  • Suç Duyurusu ve Cezai Süreç

    Cinsel taciz veya ısrarlı takip gibi doğrudan suç teşkil eden eylemlerde, Cumhuriyet Başsavcılığı’na veya en yakın kolluk kuvvetlerine (polis, jandarma) suç duyurusunda bulunulması gerekmektedir. Şikayete bağlı suçlarda altı aylık sürenin kaçırılmamasına özen gösterilmelidir. Suç duyurusu ile birlikte şüpheli hakkında soruşturma başlatılır, deliller toplanır ve gerekli görülürse dava açılır.

  • Koruma Tedbirleri (6284 Sayılı Kanun)

    Tacize uğrayan veya uğrama riski bulunan kişiler, 6284 sayılı Kanun kapsamında Aile Mahkemeleri’nden veya kolluk birimlerinden koruma kararı talep edebilirler. Bu kararlar ile tacizi gerçekleştiren kişinin mağdura yaklaşmaması, iletişim kurmaması, ortak konuttan uzaklaştırılması gibi önlemler alınabilir. Bu tedbir kararlarının ihlali halinde ise zorlama hapsi gibi yaptırımlar uygulanabilmektedir.

  • Tazminat Davaları

    Taciz eylemleri nedeniyle kişilik hakları ihlal edilen, bedensel veya ruhsal zarara uğrayan mağdurlar, Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca manevi tazminat davası açabilirler. Ayrıca, taciz nedeniyle somut bir maddi zarar oluşmuşsa (tedavi giderleri, gelir kaybı vb.), maddi tazminat davası da gündeme gelebilir. Bu davalar, genellikle Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde veya iş ilişkisinden kaynaklanıyorsa İş Mahkemeleri’nde görülmektedir.

  • Delillerin Önemi

    Taciz vakalarında, ispat meselesi büyük önem taşır. Delillerin titizlikle toplanması ve muhafaza edilmesi gerekmektedir. Mesajlar, e-postalar, sosyal medya paylaşımları, kamera kayıtları, tanık beyanları, doktor raporları ve diğer belgeler, hukuki süreçte delil olarak kullanılabilmektedir. Dijital delillerin toplanması ve sunulmasında teknik bilgi ve hukuki deneyim önem arz eder.

Hukuki Destek ve Danışmanlığın Önemi

Taciz gibi hassas ve karmaşık hukuki süreçlerde, doğru adımların atılması ve hak kayıplarının önlenmesi adına alanında uzman bir avukattan hukuki destek alınması kritik öneme sahiptir. Avukatlar, mağdurun haklarını en iyi şekilde savunmak, delillerin toplanmasını sağlamak, hukuki süreçleri doğru yönetmek ve etkili sonuçlar elde etmek için gerekli hukuki bilgi ve deneyime sahiptirler.

Yasal Uyarı ve İletişim

Bu makale, genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmış olup, hukuki tavsiye niteliği taşımamaktadır. Her somut olay kendi özel koşulları içinde değerlendirilmelidir. Hukuki sorunlarınızla ilgili olarak profesyonel destek almak için lütfen web sitemizin iletişim sayfasından bize ulaşınız.