web analytics
AİLE HUKUKU, GENEL HUKUK

Nafaka, Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen, eşler, çocuklar ve bazı yakın hısımlar arasında kanunen belirlenen yükümlülük çerçevesinde yapılan bir ödeme olup, ihtiyaç sahibi tarafa ekonomik güvence sağlanması amacını taşımaktadır. Türk Medeni Kanunu (TMK) kapsamında çeşitli nafaka türleri bulunmaktadır ve her bir türün kendine özgü şartları, hukuki nitelikleri ve sonuçları mevcuttur. Bu makalede, nafaka hukuku kapsamındaki temel kavramlar, nafaka türleri, bu türlerin şartları, belirlenme esasları ve sona erme nedenleri detaylı bir şekilde ele alınmaktadır.

Nafakanın Genel Esasları ve Amacı

Nafaka, bir kişinin yoksulluğa düşmesini engellemek veya düşen kişinin yaşam standardını asgari düzeyde tutmasını sağlamak amacıyla tesis edilen hukuki bir sorumluluktur. Aile birliğinin korunması, boşanmanın sosyal ve ekonomik sonuçlarının hafifletilmesi ile çocukların menfaatlerinin gözetilmesi temel prensipler arasında yer almaktadır. Nafaka yükümlülüğü, kamu düzeni ile yakından ilgili olup, tarafların iradesi ile tamamen ortadan kaldırılmasına veya sınırlanmasına bazı durumlarda izin verilmemektedir. Hukukumuzda nafakanın belirlenmesi ve miktarı, hakkaniyet ilkesi çerçevesinde değerlendirilmektedir.

Nafaka Türleri

Türk Medeni Kanunu’nda dört temel nafaka türü bulunmaktadır:

  • Tedbir Nafakası (TMK m. 169)

    Tedbir nafakası, boşanma veya ayrılık davası açılmasıyla birlikte ya da bu davaların devamı süresince, eşlerden birinin diğerine ve/veya müşterek çocuklara ödemekle yükümlü olduğu nafakadır. Bu nafaka, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm altına alınabilmekte ve davanın kesinleşmesine kadar devam etmektedir. Tedbir nafakasının amacı, dava süresince eşlerin ve çocukların yaşam standartlarının korunmasıdır. Bu nafakada, eşlerin kusuru dikkate alınmamakta, sadece tarafların ekonomik durumu ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulmaktadır. Mahkemece re’sen veya taraflardan birinin talebi üzerine hükmedilebilmektedir. Ayrıca, ayrı yaşama hakkı tanınan eş lehine de tedbir nafakasına hükmedilebilmektedir.

  • Yoksulluk Nafakası (TMK m. 175)

    Yoksulluk nafakası, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek tarafa, diğer eş tarafından ödenmesi kararlaştırılan nafakadır. Bu nafakanın hükmedilebilmesi için, talepte bulunan tarafın boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği ve nafaka yükümlüsü olan eşin de ekonomik gücünün bulunması gerekmektedir. Yoksulluk nafakasına hükmedilirken, nafaka talep eden eşin boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olmaması şartı aranmaktadır. Ağır kusurlu olan eş lehine yoksulluk nafakasına hükmedilememektedir. Nafakanın miktarı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, yaşam standartları ve hakkaniyet ilkesi gözetilerek hakim tarafından belirlenmektedir. Yoksulluk nafakası, süresiz olarak hükmedilebilmekle birlikte, belirli şartların gerçekleşmesi halinde sona ermesi veya miktarı değiştirilmesi mümkün olmaktadır.

    Yoksulluk Nafakasının Sona Erme Nedenleri:
    • Nafaka alanın yeniden evlenmesi.
    • Nafaka alanın fiilen evliymiş gibi yaşaması.
    • Nafaka alanın yoksulluk durumunun ortadan kalkması.
    • Nafaka alan veya yükümlüsünün ölümü.
  • İştirak Nafakası (TMK m. 182, 327, 328)

    İştirak nafakası, boşanma veya ayrılık durumunda, velayeti kendisine bırakılmayan eşin, müşterek çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmasını sağlayan nafakadır. Bu nafaka, çocuğun menfaatleri doğrultusunda düzenlenmiş olup, velayet kendisine bırakılan eşin ekonomik durumu ne olursa olsun, diğer eşin katkıda bulunması gerekliliği esasına dayanmaktadır. İştirak nafakasına hükmedilirken, çocuğun yaş, eğitim durumu, ihtiyaçları ile anne ve babanın ekonomik güçleri dikkate alınmaktadır. Çocuğun ergin olmasına kadar devam eden bu nafaka, çocuğun ergin olmasına rağmen eğitimi devam ediyorsa, talep üzerine yardım nafakasına dönüşebilmektedir. İştirak nafakası, çocuğun reşit olmasıyla veya çocuğun ölümüyle kendiliğinden sona ermektedir.

  • Yardım Nafakası (TMK m. 364)

    Yardım nafakası, yoksulluğa düşmüş olan bir kimsenin, üstsoy (anne-baba, büyükanne-büyükbaba), altsoy (çocuklar, torunlar) veya kardeşlerinden talep edebileceği nafakadır. Bu nafakanın amacı, kan hısımları arasındaki dayanışma ilkesini yaşatmaktır. Yardım nafakasına hükmedilebilmesi için, nafaka talep edenin yoksulluk içinde bulunması ve nafaka yükümlüsünün de ekonomik gücünün bulunması gerekmektedir. Nafaka yükümlüsü olan kişiler, kanunla belirlenen sıra dâhilinde sorumlu tutulmaktadır. Örneğin, bir kişi öncelikle çocuklarından, daha sonra anne ve babasından yardım nafakası talep edebilmektedir. Kardeşler arasında yardım nafakası yükümlülüğü ise, olağanüstü durumlarda ve diğer nafaka yükümlülerinin bulunmaması halinde söz konusu olabilmektedir. Yardım nafakasının miktarı da tarafların ekonomik durumları ve hakkaniyet ilkesi çerçevesinde belirlenmektedir.

Nafakanın Belirlenmesi ve Artırılması

Nafakanın miktarı, hâkim tarafından tarafların ekonomik ve sosyal durumları, ihtiyaçları, geliri ve giderleri, çocukların yaşları, eğitim durumları ve diğer tüm somut koşullar göz önünde bulundurularak takdir edilmektedir. Hakkaniyet ilkesi, nafaka miktarının belirlenmesinde merkezi bir rol oynamaktadır. Hâkim, tarafların sunduğu deliller ve sosyal inceleme raporları gibi unsurları değerlendirerek adil bir nafaka miktarına hükmetmektedir.

Hükmedilen nafaka miktarları, zaman içinde değişen ekonomik koşullar veya tarafların yaşam koşullarındaki önemli değişiklikler nedeniyle yetersiz kalabilmektedir. Bu durumlarda, nafakanın artırılması veya azaltılması davası açılarak mevcut nafaka miktarının güncel koşullara uyarlanması talep edilebilmektedir. Nafakanın artırılması veya azaltılması için, nafaka hükmedildiği tarihten itibaren haklı sebeplerin ortaya çıktığı kanıtlanmalıdır. Enflasyon, çocuğun artan eğitim masrafları, nafaka yükümlüsünün gelirinde meydana gelen önemli artışlar veya azalmalar bu durumlara örnek teşkil etmektedir.

Nafaka Yükümlülüğünün İhlali ve Sonuçları

Nafaka borcunun ödenmemesi, Türk hukuk sisteminde ciddi hukuki ve cezai sonuçlar doğurmaktadır. Nafaka alacaklısı, ödenmeyen nafakalar için icra takibi başlatabilmektedir. İcra takibi sonucunda borcun tahsil edilememesi halinde, nafaka borçlusu hakkında İcra ve İflas Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca şikâyette bulunulabilmektedir. Nafaka borcunu ödemeyen ve bu durumu kendi kusuruyla yaratan kişilere, şikayet üzerine tazyik hapsi gibi cezai yaptırımlar uygulanabilmektedir. Bu durum, nafaka yükümlülüğünün ne denli önemli olduğunu ve devletin bu alana atfettiği değeri göstermektedir. Tazyik hapsi, borcun ödenmesi amacıyla uygulanan bir zorlama tedbiri olup, borç ödendiğinde veya belirli bir süre sonunda sona ermektedir.

Yasal Uyarı ve İletişim

Bu makalede sunulan bilgiler, nafaka hukuku hakkında genel bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır ve hukuki tavsiye niteliği taşımamaktadır. Her somut olayın kendine özgü koşulları bulunmakta olup, hukuki süreçlerin doğru yönetilmesi profesyonel hukuki destek gerektirmektedir. Özellikle nafaka davaları, karmaşık hukuki prosedürleri ve hassas kişisel durumları içermesi nedeniyle uzman bir avukat desteği ile yürütülmesi önem arz etmektedir. Hukuki konularda daha detaylı bilgi almak veya bireysel durumunuzla ilgili hukuki danışmanlık hizmeti almak için, web sitemizin iletişim sayfasından tarafımızla irtibata geçilmesi tavsiye edilmektedir.